9 Eylül 2010 Perşembe

BBHŞKT

Başlık mantıklıdır. Kötü karşılamayınız. Yazının sonlarına doğru açılımını girerim, mesut oluruz. Öncelikle DepresifList'imi açıklamak istedim şu anda.

1. Lost Prophets - Cry me a river
2. Metallica - St Anger
3. Anemi - Merhamet
4. Piiz - Vazgeç Gönül
5. Kaçak - Ölünür de
6. 30 STM - The Kill
7. Serhat - Son sigaram
8. Metallica - Enter Sandman
9. Arap Şükrü - Beni bu şehir boğuyor
10. 30 STM - Attack

Liste bu şekildeydi. Evet karışık farkındayım. Ama ben bunların hepsini dinleyebiliyorum. Günlerce art arda dinlediğim şarkılar böyleydi. Gelelim bayram kavramına. Bunu konuşması bana mı kaldı bilmiyorum ama ben şu bayram muhabbetlerindeki akraba ziyaretini çok saçma buluyorum. Hemen her gün gördüğün insanlarla tekrar görüşmek, onların evinde yabancılık hissiyatı ile diken üstünde tatlı yemeye çalışmak bayramın verdiği kasıntılıktan başka şey değildir.Skandal. Bir başka husus da aylarca görüşmediğin insanlarla bir araya gelip konuşacak konu bulamamak. Yahu hiç mi hayatınızda değişen şey yok? Ne kadar sıkıcısınız be! Neyse, yıllardır olan şeyler bunlar aslında. Sadece bu bayram dile getiresim geldi. Yazasım vardı yazdım diyim ben, sen anla.
Komedi Dükkanı ‎15 Eylül Çarşamba Günü Saat 20.00'da STAR TV'de" son dakika diyorum bunun için de.İlk bölümü izleyip gideceğim yurduma. Hadi bakalım.
Bir de şey, twitter olgusu hayatıma geldiğinden beri kendimi daha iyi hissediyorum. İyi ki var, iyi ki onlar orada.
Çok konuştum, hadi şimdi bu şarkıyı dinle ardından da kafa dinle moruk.


BAYRAM, BAYRAMLIK, HARÇLIK, ŞEKER, KOLONYA, TATLI

3 Eylül 2010 Cuma

depresyonal sayılar


Bugün 3. gün depresyonda. Gizmo'nun 1 hafta olmuş. Nasıl çıkılır ne zaman çıkılır bilemiyorum. Kahvaltı yapmıyorum. Çok gereksiz. Sabahları kahve + polar + cry me a river (Lostprophets'ten ama) üçlüsü benim 3 günlük klişem. Devamı da gelir bunun. DepresifList yaptım bugün. 9 şarkı var şimdilik. Twitter'dan filan anında yazdım şarkıları. İster takip et ister listenin tamamlanmasını bekle, yayınlayacağım burada da şarkıları. Şu anda şeyi deniyorum, çikolatayla mutlu olur mu insan? Hala farkında değilim bir paket çikolatayı bitirdim. 2. pakette anlarım belki de. Lost Prophets dinle bak. İyiler. Anneannemi seviyorum çok. Kendimi, miskinliğimi, tatlı depresyon anlarımı seviyorum. Gerisi tırt. Okulumu özledim sanki.
 İnsan ne için yaşar? Bir de bunu merak ediyorum. Cici kal. Sustum ben. Cut.

31 Ağustos 2010 Salı

ünlem ve üçnokta

Myspace'ten "çılgın çocuk" adlı insan beni eklemiş. Şaşırdım kaldım.Bunlar hep İsmail YK yüzünden. Gazı verdi şunlara bize sardırıyorlar böyle sonra.Kapatmayacağım ben o myspace profilini. Pes ettiremeyecekler. 

Bunları niye söyledim aslında bilmiyorum.Şu sıralar mantık dışı bir çok şey yapıyorum aslında. 
Neyse tamam ağlama, iyiyim.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

oradaydım

Eski Polonya Cumhurbaşkanı Lech WALESA ve eşi Danuta WALESA'nın St Jean Bazilikası ziyareti. 
St Jean Bazilikası genel görünüşü


St Jean'ın mezar anıtı
Burası "maket". MÖ 6.yy'daki halini gösteriyor bazilikanın.

15 Temmuz 2010 Perşembe

büyümeye alış


Delir, delirt usta.
Acı çekmemek için taşak geç.Yapılacak başka şey yok.İlaç yok.Bağışıklık yok sıkıntıya.Yeni insanlarla tanış.Kafa dağıtmaca oyna.Film izle.Filmdeki kişileri ve yaşananları hayatınla özdeşleştirmeye kalkma.Çok farklı iki oluşum gibi bak onlara.Senin hayatın başka, filmler - şarkılar başka.Bunalım yapmanın manası yok.Zaten sıcak.Zaten özlenenler var.Yapma bunu.Kendini kaybetme.Üzme, üzülme.Gülümse şimdi.

8 Temmuz 2010 Perşembe

gel hadi


Düzensiz hayatıma yön vermeme hastalığım.Bilinmeyen bir zamandaki bilinmeyen bir insana aşığım."Mükemmelik"in tam karşılığı.Kendi idealar evrenini yarattı egc.Her şeyin en iyisinin olduğu bir evren.Jared orda.Diğ, İpek,Gizmo,Yeliz,Yeş,Tué,Eda,.. hepiniz oradasınız. =)

4 Temmuz 2010 Pazar

karanlıktan korkan esc tuşu

Selamlar.
Şunu belirtmek istiyorumki bu yazı önceden düşünülmüş bir şey değildir.Planlanmadı yani.Arada ordan burdan saçma sapanlıklarla karşılaşırsanız tek açıklayıcısı budur.
Öhöm.Evet. "Eski ben"i özlediğinizi düşünüyorum şuanda.Bilmiyorum, belki de ben özledim eski halimi.Madde madde yazmak gerekse yapamam.Nasıldım eskiden.Sıralanabilir bir şeymiş gibi gelmiyor bana.Bir bütün olarak düşünüyorum sadece.Saçma sapan insanlarla tanıştım.Belki de o yüzden karalar bağladım.Ama atlattım hepsini.Yine aynı yapıda insanlarla tanışacağım, biliyorum.Yapılacak bir şey yok.Hatalarım çok.Evet çok.Ben sadece koşmak istiyorum.Olayım bu yani.Nefes alamamak neymiş, tanımadığın insanların içinde kendini kaybedip yardım istemeye çalışmak neymiş ben biliyorum bunu.Ataklarım çok şey kazandırdı.Krizsiz 33.günüm.Kendimi alkışlıyorum ulan. Herkes üzmeye çalıştı beni.Çok uğraştılar, kırdılar ettiler.Ama şimdi günün gerçeğini söylüyorum yardıra yardıra: KIRILMAZIM.

-fotoğraf düğün sonrası çekilmiştir.mantık aramayın zira sapıtık anlardı.-

3 Temmuz 2010 Cumartesi

ayıkolegcs'ker



Roamer, wanderer

Nomad, vagabond

Call me what you will


Evet.Olay budur.Kısmen.Kim ne demek istiyorsa nasıl adlandırmak istiyorsa hangi kalıpta görmek istiyorsa öyle düşünsün.Çünkü olduğum gibi görebilecek insan sayısı az.Hayal gücü yetmez herkesin.Kafa kaldıramaz.Düşündüremez.Yorar.EGÇ böyle.Durduğum yerde deli gibi kuruyorum şu sıralar.İnsanların derdini çözebilmiş değilim hala.HAARP ise beni sorulara boğmakta.Onu geçtim, günü kurtarmaya devam mı etmeli?En faydalısı şu dk için o görünüyor.Neyse devam o zaman.
Bu arada kendini zeki sanan eski sevgilim orçun salağına burdan hakaretlerimi sunuyorum.Zira benim profilime bakıp bakıp hasret gidermesi için yanlış zaman.Tren kaçtı.Ve sen o hızlı giden trene atlıyayım derken altına girdin.Öldün.Tüh görüyor musun bak.MAL.
Bu kadar bu akşamlık.Her zaman yazamıyorum artık.Ve bana çok benzeyen bir insan tanıyorum şu sıralar.Yakında bilgilendireceğim onun hakkında da.
CUT

16 Haziran 2010 Çarşamba

buaslındaçoksaçma


İnsan hayatının büyük bir bölümü kaçarken, diğer bölümü de kovalarken geçer.Bunu farketmiş olmanın haklı gururunu yaşıyorum şu günlerde.Neyse, efenim şimdi tespitlerime göre okulmuş, sınavmış, üniversiteymiş derken bunları kovalamanın yanında "sevgili" denen, kendimizi zorla özel hissettirdiğimiz, zorla özel hissettiğimiz insani varlıkların hayatımıza gelip parazit misali yerleşmesi, bunun için harcadığımız çaba hepsinden büyüktür.Dikkat edin, gerçekten öyle be.İş buraya varınca dibe vuruş kaçınılmaz gibi geliyor bana.E kaşınınca bir kaşıyan bulunur ya.O hesap işte.Aslında mantık hep aynıdır.Kaba taslak bir göz gezdirelim.Sonuç hep iki yola çıkar, yapacağın seçim için ya cezalandırılırsın ya da ödüllendirilirsin -ki bu ödüllendirme seni kandırmak içindir aslında ödül mödül yoktur-. Seçimin ardındaki mutlu anların kısa sürüşü tam tersi özellik yanlış seçimin yapılışındaki uzunluktadır.Evet, bir saçmalıklar saçmalığı, bir karmakarışık kelime topluluğunun daha sonuna geldik.Yeni saçmalıklarda görüşmek dileğiyle.Kendinize popüler davranın, kendinizi her daim top5te hissedin.

15 Haziran 2010 Salı

hikaye bu sıcakta ilerleyecek gibi değil.kısa bir mola.

Eve geldiğim andan beri ne yolunda gidiyor diye sorulsa cevabım yok.Ne yolunda gitmiyor sorusuna da cevabım yok aslında.Çok karmakarışık bazı şeyler.Dengesizlik var.Evin kapısından adım attığım andan itibaren boğulmaya başlıyorum.Tuhaf bir şeyler var rahatsız olduğum, hissedebiliyorum varlığını.
Ya ben anlamıyorum, insanlar ne istiyor? Ne için bu çırpınış?
Ya da kimisindeki bu rahatlık ne?Düşünüyorum, ama bir türlü toparlayamıyorum sözcükleri.Yan yana getiremiyorum.Cümlelerle buluşamıyor düşüncelerim.Sıkıntıyım.Yorgunum.
Bir de Ulrich muhabbeti var başımda.Bu çocuk kafamı iyice karıştırdı.En iyisi koyvermek yine.Kimseye karşı hiç birşey hissetmediğim için çok mutluyum.En azından hislerimin farkındalığı var mutluluk veren.

14 Haziran 2010 Pazartesi

lifeislife~


Odamdayım.Kafamı toparlamaya ihtiyacım var.Belki de bir sigara daha yakmalıyım. Huzursuzluğumun sebebini bir türlü bulamıyorum.Eski defterler mi, yaşanması güç hayaller mi?..
Kafamın içindekileri dökemiyorum bir türlü.Unutup atamıyorum.O insan.O insanın bana yaptıkları çıkmıyor aklımdan.Hakettiğimi düşünmeye başlamıştım ki olayı ortaya çıktı. Lyssa. Onun bana yaşattıkları, sanırım dünya üzerinde az insanın başına gelebilir. 
Sevgilisi tarafından ölüme itilen başka bir insan daha tanımıyorum ben.
Dersten çıktığımızda hala kafamda sorular vardı geçmişimle ilgili.Gözümü Lynn'den alamadım yine.Onu biraz daha görebilmek için okulun kapısında takıldım.Beni farketti mi bilmiyorum, böyle öküzcesine bakan birini farketmemesi tuhaf olur.Eve dönmeliyim.
Okulun sitesinde, eski mezunlar hakkında bilgiler var.Lyssa'ya ulaşmalı mıyım, bilmiyorum.Ulaşsam ne olacak? Ne değişecek hayatımda?Belki de sorularımın cevaplarını alıp huzur bulabilirim.

9 Haziran 2010 Çarşamba

then it's live. life is life

Dikkat.Bu bir hikayedir.Bu hikayedeki kişi ve kurumlar zaman mekan gözetmeksizin ve olay örgüsü dikkate alınmaksızın tamamen hayal ürünüdür.egç yazdı sen oku diye ey insan.Hadi bakalım iyi eğlenceler...


 life is life
-İşte geliyor.Yaklaşık 8 aydır peşinde gölge gibi süründüğüm hatun.Saçları buğday tarlasını anımsatıyor.Beline kadar ve uçuşuyor rüzgarla.Buğday sarısı.Yüzündeki hafifi çiller onu doğal göstermeye yetiyor.Dudakları adeta dalından yeni kopmuş vişte taneleri gibi.Bu kıza bitiyorum abi.
David?
-He?
-Beni dinlemiyorsun?!
-Moruk aylardır aynı muhabbet,yine saçları,yürüyüşü dimi?
-Of.Beni hiç anlamayacaksın gibi geliyor bazen.Duvara konuşuyorum...
-Duvara konuş moruk, he en güzeli hepimiz için.Git konuş diyorum ama tık yok sende.N'apabilirim?
-Kolay değil işte.Anlamıyorsun.Bırak ya.
-Pöf.Devam et..

Selamlar.Ben Scott.20 yaşındayım.Doğduğumdan beri bu şehirdeyim.Burası San Francisco millet.State Üniversitesinde öğrencilik işiyle meşgulüz.Biz? Ben ve çok sevgili dostum David.Aynı evde yaşıyoruz.Naısl bir hayatımız olduğunu sormayın, çünkü tanımlayabileceğimi pek sanmıyorum.Bölümümüz tasarım ve biz son bir kaç aydır kıçımızı sıkıp proje yetiştirmeye çalışıyoruz.Çok sıkıldım.
-Şu lanet kapı kasmayı bırakıp da açılacak mı acaba?
-Çok sevgili (!) ev sahibimizin karşı dairede oturdğunu unutuyorsun sanırım, şu kapıyı düzgünce aç artık ve içeri girelim dostum.
-Scott.
-Efendim David?
-Sus abicim.
-o_O

Şahane.Dolabımız boş ve yorgunluktan gebermek üzereyim.
-Scott, hadi markete yavrum.
-Nasıl ya? Kalk git, ayağımı kıpırdatacak halde değilim dostum.
-Scott.
-Yapma, hadi.
-Scott.
-Tamam abi tamam.Neler alınacak?..
-Şöyle yola gel be oğlum.Yumurta,yumurta,yumurta, ımm, makarna,makarna ve yine makarna, biraz domates, patates, un, şeker,kahve vee süt.
-Neden tek tek söylediğini anlasam bide.Sağlıksız herif.
-Bİşey mi dedin?.. dedi David listeye göz gezdirirken ve elime tutuşturdu, markete gidiyorum.
Şu kız.Lynn.Tanrım, tam bi afet.Yani David ona böyle diyor.Onu tarif edecek kelime bulamıyorum bazen.İçe kapanık bir insan oluşum, bana çoğu zaman kayıplar verdi.Aslında her zaman.Bilemiyorum.Kızla konuşsam beni reddedecek gibi.Korkularımı yenemiyorum.Neredeyse 1 yıl oldu ama hala böyleyim.Aşk.Ben ona aşığım.
Ve eve dönüş.
_zırzorzır_
-Dav, şu kapıyı aç artık n'olur!..
-Geldim moruk sakin.Hop işte en sevdiğim.Yemeek.
-Onlar daha yenmeye hazır değil dostum yavaş.
-Tamam o zaman madem sen hazırlayacaksın ben bilgisayarın başındayım moruk.
-Her zamanki gibi.
-He?
-Eğlenmene bak abicim.

David sorumsuzun biri.Ailesinin gönderdiği parayı iki günde yiyip sonrasında bizimkilerden gelen parayı harcamamıza sebep kendileri.Yemek yapmaz, mutfağı ise asla toplamaz.Ama bu adamı seviyorum.Çocukluk arkadaşım o benim.Neredeyse kendimi bildim bileli beraberiz.En kötü en iyi anlarımız hep birlikteyken geçmiştir.Yığın olmuş anılara sahibiz.
Yemek yedik.Mutfağı da bir değişiklik yapıp (!) ben toparladım.Sanırım dinlenmeye ihtiyacım var.Odamdayım.
Lynn.Onu gördüğüm günden beri yazıyorum bunları ara ara.Ona 78 tane mektubum olmuş.Bunları ne yapacağımı bilmiyorum açıkçası.Sadece yazıyorum.David'in haberi yok, ah olsaydı neler olacaktı az çok tahmin edebiliyorum... O ulaşılmaz.Çok farklı ve doğal.Ona dokunamam bile.Sanki dokununca kırılacak bir cilde sahip.Çatırdayıp dökülecekmiş gibi.Büyülü.Ve çok etkileyici.Benimle olmayacak biliyorum.Onu gördüğümden günden beri bir çok sevgilisi oldu.Yanında birini gördüğüm her an çılgına döndüm.Ama bir şey belli edemedim, etmek istemedim.Öğrense ne olacaktı?Beni asla sevmeyecek sanırım.Aslında eminim.
Mektupları ahşap kutumun içine koydum ve kilitledim.Yazdıkça onların yanına atıyorum.Sanırım yakında daha büyük bir sandık gerekecek.Ahşap kutunun içinde olduğu bir kutu var.Bu mavi kutuda Lynn'in elinin değdiği peçete, okulun bahçesinde unuttuğu not defteri, koklayıp bıraktığı çiçek var.Onun elinin değdiği her şeyi onların yanına koyuyorum.Büyülü demiştim.
Beni büyüledi.Sapık gibi bunları topladığımı öğrense insanlar, oh hayır.Düşünesim gelmedi bak.Hayal gücüm o kadar geniş değil.

8 Haziran 2010 Salı

Enteresan olaylar yaşanıyor çevremde.Ya da bana göre enteresanlar, karışık.Evimdeydim bugün.Kafa dinledim.Biraz da yalnızlığımın farkındalığıyla eski sevgililerimin yeni sevgilileriyle olan mutlu anlarını düşündüm.Yaşasınlar anasını satiyim.Kimse için kılımı kıpırdatırsam bundan sonra.Milletin derdinden kendi hayatımın iplerini kaçırmaya başladım teker teker.Şükür toparlanabildim.Onlar mutlu olsun berabercenek.Ben böyle iyiyim ya.Valla.Yalnızdır, ölüdür.v1.2.

6 Haziran 2010 Pazar

aşksadecebirBOK.


Hah şimdi asıl meselemize gelelim.Hırpalamaca.Evet bildiğiniz acıtma durumu yani.Kimlerin canı yandı? Tanıdığım herkesin bu konuda bir fikri var.Herkesin canı öyle ya da böyle yanmış.Peki ses ver ey ahali, n'aptın böyle durumlarda? Zamana bırakma muhabbetini geçin, onu milyon kez yaptım.Sonuç bir çok anı ve acı birikimi oldu ve olur olmadık zamanlarda patlama tehlikem oluştu.Riskliyim.Sıkıntıyım.Çözüm lazım artık.Hırpalamaca oyununda yani "ilişki" dedikleri enteresan iki kişilik, bir fidanın güller açan dalı olma muhabbeti nedir? İlişki gerçekten nedir yahu? Kafa yorulası bile gelmiyor.İnsan ilişkilerini geçtim artık orda değilim de aşk yok be hacı.Harbiden yok."Love is gone".Kesinlikle.

Önemli olan bakmak olmasa gerek. Görebilen var mı?


Hayata dair her şey.Öğrenilenler, öğretilenler, yaşanmışlıklar,yaşatılanlar,alınanlar,verilenler.Her şey.Kelimelerle dile getirebildiğimiz tüm duygularımız için yazıyorum bunu.Görebilenler, duyabilenler ve konuşabilenler.Bunu okuyunca yapabildiklerinizi, elinizde olan iyi yetenekleri fark edin ve huzur bulun.Dünya denilen yuvarlağımsı şey ne kadar hata yaptırsa ne kadar yanlış yollara sokup da bir başına bıraksa da bizleri afetin izlerini silebilecek sihirli bir şeye sahibiz biz.Gülüşe.Düşünebildiğimiz her dakikanın hakkını verebiliriz görüşündeyim.Ha görüş demişken, kendinize bir görüş edinin.Hayata dair amaç oluşturursunuz bu şekilde belki.Herkesin bir görüşe ihtiyacı vardır.Bir şeyler uğruna yaşayabilmek düşünen insanlar içindir.Hayatta kalabilmek için çabalamaksa tarihöncesi insan kafasıdır.Kendini gelişmiş sayan ilkeller, titreyin ve kendinize gelin.

3 Haziran 2010 Perşembe

Topla eşyalarını moruk, tatile çıkıyoruz.

 
Acı çekebilmek enteresan bir durum.Zamanında öyle şeyler yaşadım, bendeki reaksiyonu nasıldı şimdi yaşadıklarıma bakıyorum da daha 3 gündür tanıdığım bir insan için üzülebiliyorum.Zamanım mı daralıyor yoksa ben mi sona doğru koşuyorum anlamıyorum.Evime gitmeye ihtiyacım var gibi geliyor.Sakinleşmeye, ortam değişikliğine.Başka şeylere kafa yormaya.Falan filan.Oyalanacak bir şeylere ihtiyacım var bunu hissedebiliyorum.Yeni bir aşk en son ihtiyacım olan şey bnu da hissedebiliyorum.Daha fazla canımın yanmaması gerektiğinin bilincindeyim.Bilinçli hareket etmek bana göre değil pek ama denemeye değer gibi.Hayat insana seçenek sunmadığında, insan da seçenek yaratamadığında sadece mezar kazmalı bence.Ben de bunu yapacağım.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

bir kelebek gördüm sanki

Bir gidiş daha söz konusu.Giden biri var.R.Gitmek zorunda olduğu için gidiyor.Biz ise bitirmek zorunda olduğumuz için bitiriyoruz.Geri sayımı başlattım.Bugün 12.Her gün birer birer sıfıra yaklaşarak kendimi daha da kasacağımı biliyorum.Daha iyi görünmek için kasacağım.Mutlu olduğumu bilecek.Ben de onun iyi olduğunu bileceğim.Geldiği gibi yaşamak gerek bazen.Bu, şimdiki durumu açıklıyor zaten.Kısır döngümde başa geldik yine.Anı yaşamaya.Ve gidenlerin arkasından bakmaya.Son kez gülümsemeye.Yaşanılan mutlu şeyleri hatırlayıp keyif almaya.Sonra beraber dinlediğimiz bir şarkıda duygulanmaya belki de ağlamaya.Seni kolay unutabilir miyim bilmiyorum.Ama unutmak istemediğimi çok iyi biliyorum.İyi ki tanıdım seni.İyi ki her boku beraber yaptık.Konserdi yemekti internetti derken sonuna geldik sayılır.Ömrü çok kısa oldu bu sefer.Bu kadar kısa olmayı haketmedik ama kelebek olsun ilişkimizin adı.
Seni sevdim.

13 Mayıs 2010 Perşembe

koopar bizi diiiceey!
Müzik dinleyin.İyi gelir.Gerçekten.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

kelime yok tam anlamıyla karşılayan.
basit gibi.
Miladım var artık.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

İzleyin bu filmi.Az biraz ben varım orda.Ama benim "En Mutlu Olduğum Yer" yok.
Mutlu olduğum an var.Geçici.Tekrar yaşanması mümkün görünmeyen.
Neyse.

30 Nisan 2010 Cuma

alışveriş zamanı.
toparlanma zamanı.
ve unutma/unutturma zamanı.

**


26 Nisan 2010 Pazartesi

bana biraz renk ver

Takıldım bu kelime bütününe.Zira hala siyahım.Simsiyah.En azından o böyle düşünmekte.Zeus'tan bahsediyorum.
Ha bu arada:
214'te katliam! Gürültü ve oda insanları arasındaki şiddetli geçimsizlikten dolayı cinnet geçiren EGÇ başta odanın evcil hayvanı Z. olmak üzere N.Y., D.K.,İ.B. ve 119 fertlerinden S.H.,F.G.'i ayrı bir cinnet girişiminde kafa kopararak efendim ne söylesem yastıkla boğarak filan öldürdü.
Ayrıntılar Sayfa 3'te... 
Zeus.Sana karşı hislerimi bilemiyorum tam olarak ama anlatmaya başlarsam eğer abukça şeylerden öteye gidemeyecekmişim gibi.Susmalıyım gibi geliyor.Ama nereye kadar?Bilemiyorum.Düşünemiyorum.Hayal kurmak fobim oldu sanki.Korkutucu ve iğrenç.Çünkü kırılacak kadar hassaslar.İnsanlarsa kırabilecek kadar sert.Can yakıcılar.Hayatımdaki "son üzücü" Zeus sanırım.Onunla kalsa bari.Neyse kopmalıyım.Astral bir yolculuğa çıkıyorum.Kerbelos'u kulübeye bağladım.Görüşmek üzre.Başbaş.

-yazıdaki kısaltmaları merak eden bana ulaşabilir.-

14 Nisan 2010 Çarşamba

Kankam İçin ;D

Kaşarların başına bela olduğu çok sevgili kankam Aslı için yazıyorum bu yazıyı.Okuyan herkesin de içinden bile olsa değerlendirmesini istiyorum durumu.

Olay şöyle başlamakta.Aslı, KYK'ya yerleşti bok varmış gibi.Sevgilisi Murat, odanın gözde bekarı seçildi 2 kaşar tarafından.Ki bu kaşarların biri aşık oldu Murat'a.Aslı bir gün yine bok varmış gibi tamamen saflığından Murat'ın telefonundan Serda kaşarına mesaj attı.Kısa mesaj hakkım bitti ayağına.Bunu fırsat bilen iki insanımsı, numarayı kaydedip Murat'la mesajlaşma çabası içine girdiler.Öyle bir çabadırki bu Murat'a, Aslı'nın burda erkeklerle görüştüğünü filan dahi anlatıp, abuk subuk hikayeler uydurup Murat'a kısa mesaj olarak iletmişlerdir.Yetmezmiş gibi Eskişehir'e Murat'ı görmeye dahi gitmişlerdir.Murat Serda'ya çakmıştır bir rivayete göre.Neyse.Tüm bunları ve daha bir sürü yapılan götlüğü sineye çeken Aslı, huzura erdim derken tam, odada içilen iki sigara sonrası Serda salağının olay çıkartmasıyla patlayıverdi.Ve kendisini tebrik edmek istiyorum takdire şayan hareketinden ötürü, Serda buraları terketmeye karar verdi ve abisini aradı.Hahha ne güldüm moruk.

Neyse sevgili kankam Aslı, seni öyle çok seviyorumki şuan kendini lavaboya kapatan mal Serda zırıl zırıl ağlarken yaptıklarıyla yüzleşiyor.Pişmanlığıyla belki de.Umrumda mı çok?Hiç sanmıyorum.Canım kankam şu anda vize çalışmakta.Ben ise Güzide'nin bilgisayarından yurt bahçesi manzaralı odadan dışarıya bakıp temiz havayı içime çekip bunları döktüm html satırlarına.
Ve Ahmet'i düşünüyorum şuanda.Mesaj atmalı bana artııııkk.
Ha bu arada her ne kadar feysimden silinmişte olsa yeniden eklendim ve telefon numarası var bende.Bu da mutluluk. =)

öptüm seni moruk
Allah'a emanet hadi bakalım.

12 Nisan 2010 Pazartesi

yağmurlu havada şemsiye kullanmamak

Zeus eve döndü.Otogara gitmek için servise binecekti ve ben de servise binene kadar ona baktım. :) O da baktı.Gülümsedi ve gitti.Şimdi de ders çalışma zamanım geldi.Hazır o yokken, dikattimi dağıtan başka şeyler çıkmadan derslerime yoğunlaşmalıyım.Doğru zaman şu önümüzdeki 6 gün.Onu özlüyorum.
...

10 Nisan 2010 Cumartesi

ya kan damlaları gözden akarsa?

Gök gürültüsüyle oynamam gerektiğini hissediyorum.Yıldırımla.
Kod adı: Zeus.

Bugün yolda yürüyordum.Bir elimde sigara.Sonra meskenime geri dönüp köpeğimi aldım.Adı Kerbelos.Ceketimin kapşonunu taktım ve yürümeye başladım.Ayak bileğime kadar uzanan ceketim siyahtı.Gölgem muhteşem gözüküyordu.Ardından akşam güneşi yerini kara bulutlara bıraktı ve şiddetli gök gürültüsüyle yağmur başladı.Şimşekler ardı ardına çakıyordu.Işık saçan gökyüzünden aşağıya doğru baktım ve insanların kaçıştığını gördüm.Acıydı.Kimse kalmıyordu etrafta.Birden yerde siyahı dağıtan bir leke belirdi.Kırmızı.Kandı bu.Başımı yukarı doğru kaldırdığımda boynumdan kafamın yere düştüğünü farkettim.Aldım onu ve boynuma oturttum.Kafamı gövdeme doğru bastırarak yağmurdan rezil hale gelmiş kulübeme geri döndüm.Kerbelos köşeye oturdu.Bana bakıyordu.Ben ise başımı dikip uzandım.

Ürperttim değil mi azıcık?..
Evet işte başımın içindeki şey o kadar bulanıkki bilinçaltımdakileri dökmeye başladım sanırım.Ya da bilincime hiç yerleşmemiş olanları.Her neyse.Ne demiştik, ben aşığım.Zeus'a.
Onu görmek istiyorum.Bugün sadece 5dk görebildim.Özledim.İçimi titratiyor bakışları. 

myLove ~ tek istediğim bu

Şarkının sözlerini çevirin.Ya da hazır çevrilmişini okuyun.Ya da hiçbirini yapmayın.Umrumda değil açıkçası. :)
Aklımdan bir sürü şey geçiyor.Burnumun akması dışında beni mutlu eden şeyler var.Mesela arkadaşlık isteğimin onaylanmış olması.Bu bir başlangıç sadece.Ama büyük bir olay benim için.Kutlanmalı yani.Saçmalama kapasitemi dolduramadığımı düşünüyorum şu günlerde.Kendimi tanımlayamadığımı söylemiştim.Birşeylerim eksik.Can yakabiliyorum.Vücudumun her yerinden özellikle de kalbimden dışarı kancaları çıkardığımı farkediyorum.Yaklaşanı kanatıyorlar.Birşeylerin üstüne gittiğimde daha da can yakıcı oluyorum.İyi ce kanatıyorum.İstemeden aslında.Zarar vermek istediğimden değil bazı şeyler.Bikaç şey var, ah evet onlar isteyerekti.Damara basma muhabbeti işte.Hava süper burda.Denizli'yi seviyorum.Konudan konuya atlamayı da.Kafada takip edilemez şeyler yapmayı da.Güldürmeyi de.Özlenmeyi, ve onunla göz göze gelmeyi de seviyorum.Her gözüe baktığımda ölecekmiş gibi olmak.Bunu gerçekten özlemiştim.Yeniden aynı şeyleri hissetmek.Evet.Onu da seviyorum.
Adı Ahmet.
Onu gerçekten seviyorum.
<3

9 Nisan 2010 Cuma

I'd like to make myself believe. That planet Earth turns slowly.

aşık oldum ben.
gerçekten.
çok zorlanıyorum.Eskisi gibi uzun ve manidar cümleler kuramaz oldum.Hatta kelimeleri bile toparlayamıyorum arada.Hissediyorum.Farkediliyor.Sıkıldım.
Yoruldum çabalamaktan.Kulübemin çatısına oturup tüm gün etrafa bakınasım var.Snoopy misali.
Köpek olmadığımın farkındayım.Ama o da aşık.
Günlerden hastalık günü, saatlerden ilaç saati.
Ve yine avuç dolusu rengarenk bir sürü hap.
Ne kadar ilgi çekici.
Konuşasım yok pek.
Yorumlayın beni.Tanımlayamıyorum kendimi.

7 Nisan 2010 Çarşamba

yağmurdanakmışgoldenrosegözfarı

Paramore- That's what you get.
Evet.Kafayı yedim.Kısmen.
Daha çok yeni.Ama ben yapabileceğime inandım.
Sanırım yapabilirim.Çalabilirim.
İzleyip görücez artık.
Vizelerime ramak kaldı.10 gün yani.
Kasmaya başladım.Korkuyorum azıcık.
Diğ.Seni özledim, konuşsak çok iyi olacak.
Atak geldi yine geçen akşam.Bahçedeyken hemde.Sağlık problemleri insanı ne hale sokuyor görebiliyoruz.Daha hızlı daha da hızlı yaşamaya çalışıyorsun.Hızlı yaşa genç öl. Olay bu işte.
Sıkıldım.Eskiden neler yaptığımı düşündüm bir süre.Sonra zamanın nasıl da abuk şeylerle dolduğunu ve aslında hiçbir insanın zamanının kendine yetmediğini farkettim.Sadece bende böyle değil bu.Hayat gerçekten acımasız.
Bugün.Bugün mübarek olum.Burslar yatıyor ya ondan.
Kaçtım ben.
cut.

4 Nisan 2010 Pazar

ve gül güzeli ölür...

Masal perisi rüyalarına girdi onun.Kararttı dünyasını.Dinlemek istemiyor artık o masalı.Korkutuyor çünkü onu.Korkuyor gerçekten kaybettiğini duymaktan.Çok ağladı o.Çok istedi herşey başa dönsün.Ama öleni geri getiremeyizki.O da anladı bunu.Üzülmüyor artık eskisi gibi.Çünkü öleni geri getirmeye gücü yetmez.Masum yaşananlar aynı masumiyetle kaldı zamanda.Tebessüm veren anılar gelir oldu hep aklına.Kavgalar hatırlanmıyor artık.Temiz kaldı herşey.Kapandı kalbinin kapıları.Zincirler vuruldu.Örümcekler ağ yapmaya başladı kilide.

1 Mart 2010 Pazartesi

doritos kusmuklu laptop

 
gittin be moruk!
neyse artık olan oldu, umarım hoş şeyler yaşarsın, nargile tadında hafif baş dönmeli filan.
seviyoruz seni
bizi haberdar etmen lazım herşeyden, beynini bızıklarım.
bu 3 parmak, sen kendini bizimle hissettiğin sürece aynı elde.o parmak kopmayacaaaak
orta parmak kim bil bakalım
**
şu an çalan şarkı sana, hele bi gel!
--aslında böyle şarkılar dinlemem bilirsin, marpuc canlı müziği işte moruk.--
Tanrının ipine sıkı tutun.Seni bekliyoruz.
--
Hop kanks seni unuttum sanma.Bu mesaj veren yazı PAÜ Fen - Edeb.Fak. Arkeoloji öğrencisi tektanecik Hürrem içindi.Beni yine örnek al olur mu kanks.

orijinalim
orijinalsin
orijinal
sevdim ben herkesi
cut.

20 Şubat 2010 Cumartesi

Tanrım! -.-

bu çocuğun babası Poseidon'muş.Benim babam niye Poseidon değil?
Diyelim Poseidon, hani ölümsüzdü la bunlar?
Bu Yunan mitleri beni bitirecek.Kafayı yememe ramak kaldı.
Neyse efendim, filmimizin konusu oldukça enteresandır. :P
Denizlerin tanrısı Poseidon'dan olma, ölümlü bir anneden doğma bir genç kardeşimiz.Zeus'un yıldırımlarının filan peşinde.Tam benlik yani.
İzlemeden gelmeyin.
Buarada gerçekten iyiyim.Hayat beni yormaktan vazgeçti sanırım.
ni-hi-hı-haa-ha
kaçıyor ben
başbaşş

19 Şubat 2010 Cuma

tırnaklarım kırıldı

şaka mısınız lan siz?
Kanks inanabiliyor musun ya?..Benim moralimi bozmaya çalışan yaratıklar var.
I don't care amk.
Size inat yüzüm asılmayacak.
Siktirin gidin.
Nolur.

12 Şubat 2010 Cuma

orospu deme ayıp, umumi kız de onlara.

özgür bırak kendini.
Hİçbir şeyi düşünme.Bir gün herşey bitecek.Herşey düşünmeye değmez şu sanye.Geçmişini unut.Yaşadıklarını aslında birer rüyaymış gibi düşün.Gelecek seni beklerken oyalanma yaptıklarının pişmanlığıyla.Kendini rahat bırak.Sen özgürsün.Kurtuldun birçok şeyden.Çok az zehir kaldı kanında.Temizleniyorsun bak.
Mutlu ol.Sadece mutlu ol.
Üzülmek için tek bir sebebin bile olmamalı.Dakikalar akıyor bak,bunu oku ve kendine gel.Sonuna dek oku.Kaybettiğin zamanları düşünme artık.Yaşadıklarını düşünme.Yaşayabileceklerine odaklan.
Kurduğun hayaller mümkünse ayakları yere basan insan hayalleri olsun.Hayal kırıklığı yaşatmalarına izin verme.Sen güçlüsün.Yaşamak için de geleceğinde olacakları merak etmen yeterli.Ölmemelisin şimdi.
Yaşayabilirsin büyük bir heyecanla.Bunu sen de biliyorsun.
Kendini rahat bırak.Canının lanet gırtlağına yapışma.O özgür olmak istiyor.
Acı çekmeden mutlu olabilirsin.Dene sadece.
Ölümün mutluluk getireceğini kim söyleyebilr ki?
Hiçbir gidenin geri dönmemesi orda mutlu olduklarından değildir muhtemelen.Bu oyunda tek canımız var ya ondandır belki.
Tadını çıkar hayatın.Bu yazıyı okudun ya, onun için asla pişman olmayacaksın.
Gülümse şimdi.Gülmezsen kafanı kırarım.

Hayatta kalmak için çok sebep var biliyomusun?..
Ve onları hatırla.
Vazgeçme.
Lütfen.




pembe oje

siyah ojeden azıcık uzaklaştığım günlerden biri.
günlerden pembe oje günü.
can sıkıntısının tek sebebi, kötü hava şartları.
Çalan şarkı: 
David Guetta- The world is mine
kopsak mı ne?
koptum ben
cut.

yiğit
seviyorum seni.

1 Şubat 2010 Pazartesi

biri beni güldürsün canım

Alvin!

bunlar manyaaak!
Sincap hayvanıyla hoş bir iletişim kurasım var.

şarkı söylüyor bunlar.
şirinler gerçekten.
bir ara izle.

cut.

29 Ocak 2010 Cuma

fakfakfak

en sevdiğim filmi izledim
yine izleyeceğim
ölüler ülkesi.
Daha doğrusu intihar edip de ölenlerin gittiği bir ülke.
İntihar eden sevgilisini arayan bir çocuk.
Onu bulduğunda gördüğü gerçek.
Ve yeni aşkı.
İzle bunu.

28 Ocak 2010 Perşembe

çufçuff



selamlaar
bugün bir hayli kendimdeyim.O kadar kendimdeyim ki hayatımın belki de en mantıklı satırlarını okumaktasınız.Pijamayla geçen 13. günüm.Evden çıkmadığım yani.Bu sıkıcı evet.Dışarı çıkmam daha sakat.Yorgun geliyorum ve daha da kötü bir akşam beni bekliyor.Gece 3lerde uyumalar başladı bide.Ne lan bu.Uyku uyuyamıyorum.Bölümümü özledim çok.Sıkılıyorum buralarda.Yapacak iş yok.Nasıl bir tatilse bitmedi olum.
Yeter artık baa.
Ve gerçekten dinlediğim hiçbir şarkı hayatıma ilişmiyor artık.Anlık öfkemi çığırarak geçiştiriyorum o kadar.
bundan aldığım haz anlatılamaz.Paranın satın alamayacağı şeyler vardır.Mesela limona sıkışmış ama ısrarla kaçmaya çalışan çekirdek.

o benim

huzur
azıcık.


uçtum ben
cut

26 Ocak 2010 Salı

körpe patlıcan ile havuç ilişkisi


evet delirdim.
yalın ayak koştum sokağa.
çamurlara bastım, su birikintileri dağıldı etrafa şuursuzca.
bu çok sinir bozucu
yurduma gitmek istiyorum
özlediklerim var
pembe nevresimim mesela.
tamam, bu bir yalan.
başka şeyleri özledim.

hayat ne garip değil mi? Böyle uçaklar falan..
uçtum ben. CUT.

25 Ocak 2010 Pazartesi

selam blog.




eski arkadaşlarla konuştum
pff. 
dürüst olayım, hiçbirini aslında özlememişim.
Benim özlediğim yer, orası.
beni orası daha ileri götürecek.Oradayken ilerlediğimi farkediyorum. Çünkü oradayken ilerliyorum.
Aycan,Gizem,Dilağa,İpek,Yeliz,Yeşo,Tue
sizi gerçekten özlüyorum.


moruk'a selam.
CUT.

10 Ocak 2010 Pazar

kupa kızı & sinek valesi


sıkıntılı bir hafta
finallerin büyük bir kısmını atlattığımız ancak asıl kazık bölümün bu hafta içinde olduğunu bilmek acı verici.
neşemizi örseledi ve coşkumuzu köreltti
mutlu muyuz?
yeap!
mutluyuz olum
hem de ölümüne...
cesaret geldiği zaman durmak olmaz.
sonucunun olumsuz olduğunu bile bile kendini birine bağlamak gerek bazen.
sen istemesen de bu olur.
ve oldu da.
ben artık bağlıyım
bağımlı değilim -sadece bağlıyım-
bunu seviyorum
bilinmezlik
her an ne olacağı hakkında hiçbirşey bilmemek
saniyenin kıymetinin farkında olabilmek
ölümün ne kadar yakın olduğunun ve aynı uzaklıkta da olduğunun bilincine varabilmek
nefesin değerini bilmek
ve kimseyi nefesinden daha değerli görmemek
oldurulamayacak şeylerin bile mutluluk vermesi
ve yine insanlara güvenip de ortada kalmak
ama koy götüne rahvan gitsin deyip hayatın bokunu çıkartana kadar gülmek
yaşamayı bir kez daha sevdim
bir iskambil falında hiç kez sinek valesi çıkmadı bana
kuralları bozdum kartları ben dizdim bu kez çıktı işte
**
gülyabaniyim ben
pek yabaniyim ben
**

kendinize cici bakınız
saygılarımla
bu yazıyı arz ettim tüm sempatik okurlara
haydi başbaş
-ve özlediklerim, nolur bana ulaşın lan-
'İpek,Gizmo,Dilağa,Ayco,Büşş,Bengi'

1 Ocak 2010 Cuma

yenilik

mutluluk, yenilik, yalnızlık, seni çok iyi anlayan ve sana çok değer veren insanların içinde olabilmek.
hepsine sahip olabilmek.
dinlediğin şarkıların seni etkilememesi.
ne yaşamış olursan ol saniyenin tadını kendinde bıraktığı güzellik kadar yaşayabilmek.
ve bu güzelliğin seni hayata bağlaması.
birilerini hala sevebiliyor olmak...
Hayatta kalmak zorunda olduğun için değil de sevdiğin için bu hayatı, hayatta kalmak için elinden geleni yapmak...
Ve yeniden Linkin Park dinlemek...
Rammstein, Tokio Hotel, Cinema Bizarre, 30 STM...
Vazgeçtim hayata küfretmekten.
Herşeyi yaşa lan dibine kadar.